Ebubekir
Pamukçuya Mektup
Sewra
Degerli dost,
Bugün bu mektubu sana, artik hayatta olmayan degerli dostuma,
yazarken içimde derin bir hüzün duydum. Gönül seninde bugün
burada, aramizda olmani ve bu çalismayi birlikte omuz omuza yürütmemizi
ne kadar çok isterdi. Sen fiziken aramizdan ayrilali 10 yil oldu
ama yerin, söylediklerin, yazdiklarin, düsüncelerin hep
bizimle kaldi.
Bizi kendi ulusal kimligimizden sen haberdar ettin, önümüzde yeni ufuklar açan Sen oldun, gözlerimiz tünelin sonundaki isigi seninle gördü, seninle davamiza sahip çiktik. Bu yolda hiçbir ard düsünce tasimadan emek verilmesi, çaba gösterilmesi, fedakarlik yapilmasi gerektigini yine Sen bize kendi yasaminla, yilmaz kisiliginle bütün zorluklara gögüs gererek,ögrettin.
Sen biz zazalar için, Zaza Halkini uyandirmak için, zaza devrimcilerinin davalarina sahip çikmalari için, artik yok olma tehlikesiyle karsi karsiya olan Atalarimizin, Ninelerimizin, babalarimizin, annelerimizin dilini, Bizim Dilimizi, Kültürümüzü, Tarihimizi yeniden Var etmek için geceni gündüze katarak, çalisarak, matbaadan matbaaya, seminerden seminere, kütüphaneden kütüphaneye kosarak bizleri aydinlatmak için dergi uzerine dergi, kitap çikardin
Kendi çikarlari geregi belirli çevrelere hizmet eden bazi karanlik güçler, dün seni belki üzmeyi, kurtulusu olmayan bir hastaliga düsürmeyi ve hatta ve hatta mezara göndermeyi bile basardilar ama senin düsüncelerini, eserlerini Zaza Halkinin önünde açtigin yeni ufku karartamadilar. Zaza devrimcilerinin içinde yaktigin atesi hiçbir zaman söndüremediler. Tam tersine Yine Senin sözlerinle: O gün davamiza sahip çikan belki bir avuç insan vardi, bugün binlerce insan var. O binler yakinda milyonlar olacak ve Zaza Halki ise; her geçen gün davasina biraz daha siki sarilacak.
Ben burada, bu birkaç satirla, Senin birkaç arkadasinla, nerdeyse tek basina verdigin mücadeleyi, insancilligini, dürüstlügünü, bilime olan saygini, o zamana kadar kürt davasinda gelmis oldugun yeri, yani kariyerini feda etmekten hiç çekinmemeni ve Zaza gerçegine inandigin günden beri bu kavgaya gönül vermekle gösterdigin essiz cesareti, yilmaz kisiligini anlatamam, Senin bilincini ustaligini anlatmaya bu satirlarin yetmeyecegini biliyorum.
Ama Sen mezarinda rahat rahat
uyu Degerli Dost! Çünkü Sen Zaza Halkinin Özgürlüge,
Esitlige, Bagimsizliga olan özleminin bir Sembolüsün artik.
Unutma ki ugrunda hiçbir çikar gözetmeksizin, seni mezara götürünceye
kadar, mücadele ettigin kavga, elbetteki basariya ulasacak ve
Senin gönlümüzde yaktigin ates, birgün Yurdumuzun daglarinda
da yanarak , Özgürlügün müjdecisi olacak. Ve gönlümüzde
Her Zaman durmadan dinlenmeden Yanacak..!
Ebubekir
Pamukçu Hayati ve Eserleri
Ebubukir Pamukcu 2.Nisan 1946
tarihinde Diyarbakirin Cermik ilcesi Budaran
Köyünde dogar. Ílkokulu kendi köyünde, ögretmen okulunu
Erganide bitirdikten sonra, bircok kasaba ve ilcelerde
calisir. 1968 yilinda Silede evlenir ve dört cocuk babasi
olur. Ístanbul egitim enstitüsünü 1979 yilinda bitirerek
degisik liselerde ögretmenlik yapar.
O 1976da Ístanbulda PÍYA (birlik) yayinevini kurar. Bu arada Tevfik Fikret Müzesinde müdürlük yapmaktadir. Onun toplumsal icerikli siirler yazmaya baslamasi yine bu yillara rastlar. Cocuk yazini ile ilgilenmesi ise daha sonraki 1970 , 1981 yillarina. Ebubekir Pamukcu 1976 yilinda siyasi nedenlerden dolayi isinden alinir ve cok sevdigi ülkesini 1983 yilinda terketmek zorunda kalir. Cikmis oldugu Ísvecte üzerinde daha önce düsündügü ve kendi cok sevdigi anadili olan Zaza (dimli, kirdki) dili üzerinde calisma ve arastirmalar yapar.
1985te AYRE isminde Zaza
dili ve Kültürünü iceren aylik bir dergi cikarir. 14 sayi
olarak
cikan bu dergi yasadigimiz yüzyilda Zaza dilini ve kultürünü
isleyen yine kendi konusunda ilk dergidir. Daha sonra 1988
yilinda yine PÍYA adiyla yeni bir dergi cikarir. Zaza dili kültürü
ve edebiyatini inceleyen ve 14 sayi olarak cikarmayi basardigi bu
dergi, sadece bir dil kültür dergisi olarak kalmaz ayni zamanda
bu konuda arkeolojik bir görev üstlenip, Zaza dilinin tarihini
bilimsel olarak irdeler.
Yaptigi arastirmalar isiginda daha sonra tarihte DERSÍM Zaza isyanini inceleyen "Dersim Zaza isyaninin tarihsel kökenleri" adli Kitabini yazar. Temmuz 1991 tarihinde yakalandigi amansiz hastaliktan kurtulamiyarak hayata gözlerini yumar.
Böylece; Zaza halki onu icinde yasadigi karanlik devirlerden aydinliga cikaran bu dirayetli, yilmaz, mücadeleci önderini kaybetmis oldu.
Halkimiz Ebubekir Pamukcunun vermis oldugu bu mücadeleyi unutmayacak onu hep gönlünde tasiyacak, ismin tarihine altin harflerle yazacaktir
O bize rehber oldu, cira oldu, iz oldu.. Ondan cok sey ögrendik, Ona cok sey borcluyuz. Onun actigi aydinlik yolda, Onun gösterdigi hedefe dogru ve Onun cizgisinden zerre kadar sapmadan, kararli ve emin adimlarla onurlu yuruyusumuze devam ediyoruz...
Dostlar,
Bu gün, Hocamizin kabrinin bulundugu Budaran (Diyarbekir/Cermik)
köyunde ve Onun kabrinin basinda olmaliydik. Ellerimizi
kaldirip, vecd icinde ve tefekkurle Homa Taalaya yönelip
Hocamiz icin dua etmeliydik.
Hocamizin kabrinin basinda, O'nun huzurunda, Zazaistan davasini ilelebed, sonsuza dek mudafaa edecegimiz hususunda and icip kendisine söz vermeliydik.
Ve yine Hocamizin kabrinin basinda, Onun hemsehrisi ve Onun gibi bir Zaza aydini ve bilgesi olan Liceli Mela Ehmedi Xasinin 1899da Diyarbekirde nesrettigi Mewlid-i Nebisini kiraat etmeli ve mübarek ruhuna fatihalar göndermeliydik...
Evet dostlar.
Bunu her yil neden yapmadigimiz hususunda kendimizi
sorgulamaliyiz. Vefasizlik diyemem... Belki her birimizin bir
iklimde, ayri ayri cografi mintikalarda olusumuz, belki maddi
imkansizlik, belki plan ve programsizlik...
Bir yil sonra, 18 Temmuz 2002 günü, Ebubekir Pamukcu Hocamizin Budarandaki kabrinin basinda bulusmak dilegiyle... (Insallah...)
Aramizdan ayrilip beka
alemine göcüsünün 10. sene-i devriyesinde, Hocamizi rahmetle
ve minnetle yad ediyoruz.
Hocamiz nur içinde yatsin, Allahin rahmeti uzerine olsun.
(Amin).
Saygilarimla.
Ebubekir
Hocayi Anarken...
Egit
Éskerij
Dillendirdigimiz dogrulari yillar önce atesle dans edercesine korkmadan çekinmeden ve de aldirmadan dillendiren degerli Hocamiz cesur yürekli Zaza evladini sonsuz saygi ve sükran duygularimizla aniyor hatirasini büyük bir hürmetle selamliyoruz.
Diyar kardesin ifadelerine
tamamen katiliyor ve bu durumun eksikligini ve ezikligini
yasiyorum.
daha bir hafta önce Çermige kadar gidip de kendisini ziyarete
gidememek de benim yüregimde ayri bir dert.
Homa nasib ederse yakin zamanda buldugum ilk firsatta kendisini
ziyarete gidecegim.
Geç de olsa... Ona gidip mevlid okumak istiyorum...
Dolmustan Iner inmez Onu hatirladim!
Egit Eskarij
Dolmustan iner
inmez, ayaklarim toprakla bulusur bulusmaz onu hatirladim.
Kaldirimlar çay ocaklarina ait burada.
Bize de asfalttan yürümek kaliyor.
Asfalttan yürürken onu hatirliyorum
Yanyana dizili bombos insanlarla dolup tasan çayocaklarini bir
bir geçince onu hatirliyorum.
Gördügüm her simaya ondan bir hatira arar gibi derin derin
bakiyorum ondan bir eser bulmak ister gibi dalip dalip gidiyorum.
Sinek çayinda balik tava yerken onu düsünüyorum.
Tarihi havurman köprüsünde otururken bin yili askin tarihiyle
hala dimdik ayakta duran ulu camide namaz kilarken onu düsünüyorum
Gelincik dagi bakarken, yasli bir amca efsanesini anlatiyor
gelincik daginin
tarihinden sayfalar aktariyor .
Çermigin ve ben o büyük ustayi düsünüyorum
O tatli dilimi her yerde duymak, gurbetin yüregimi kazidigi
cengari silip atiyor. Evet çarsida pazarda, camide, evde, okulda
okul bahçesinde her yerde dilim seyar satici "hiri kilo
milyonêk" diye bagirirken gurbettenmidir bilmem
heyecanlaniyorum. Cocuklarin "hadê ma hera derg kaybik"
deyisini duyunca heyecanlaniyorum. Kisacasi halkimin bir parçasiyla
iç içe olmak heyecanlandiriyor beni hele hele bu halk Ebubekir
hoca gibi birini bagrindan çikarmissa daha da heyecanlaniyorum
ve merak ettigim bir sey var acaba burada kaç kisi Hocayi
taniyor?
O
Adirê Embaz
Tarihimizin bagrinda bir çiçek
açti
bilgisiyle
askiyla
bir bahar çiçegi
mevsimlerimizi kucaklayan.
Her yigidin bir sevdasi
olur
gizli
bilegi bükülmeyen
Koca bir tarihin evlatlaridir
onu kucaklayan
yabani bir dag çiçeginde
göz kirpmadan
bayrak sallayan
Ezgisi bir ülke olur, sinirsiz
sinirlari
dili gibi çalinan
o dil ki, dilimizdir
gönlümüzün sevda ezgisinde
O, bu askin
ezgisiydi
söylenmeyeni söyleyen
bir yürekti
bir yaban çiçegi gibi
daglarimizda
ovalararimizda açan
O bir yaban çiçegiydi
dost yüzlü düsmanina boyun egmeyen
emanet biraktigi
yola ser veren
ezgisi zengin bir sevdaydi.
http://www.f25.parsimony.net/forum62148/
Zaza Forumu: tarih, etnoloji, kültür,
siyaset, Forumundan aktarilmistir